Orkestranın önünde bağlama olsun istiyorum ben. Bir de bağlama ömrü hayatında bir solist olsun. Kime ne zararı var ki? Koskoca bir senfoni orkestrası, farklı farklı medeniyetlerden gelmiş enstrümanlar… Bağlama da farklı bir yerden geliyor, o da Hitit’ten geliyor. Kime ne zararı var ki? İnsanlar bundan rahatsızlık duyuyorlar bu ülkede. Rabab’ı duyunca tüyleri ürperiyormuş, ürperirse ürpersin. O da bir medeniyeti temsil ediyor. Dağların bir tarafında Erhu çalınıyor, diğer tarafında Iklığı çalınıyor. Iklığı, Rebab’ın atası. İkisine baktığımız zaman, dağların bir tarafında, Çin’de Erhu çalınıyor… Erhu özgürlüğü temsil ediliyor. Dağların diğer tarafında, Moğolistan steplerinde Iklığı çalınıyor ve o da özgürlüğü temsil ediyor. Oradan Rebab oluyor, keman oluyor. Bu enstrüman da bir senfoni orkestrası önünde çalmayı hak ediyor. Bunun kime ne zararı var?
“Tek sesli enstrümanlara tahammül zor, bilmem ne…” Obua tek sesli enstrüman… Nasıl tahammül ediyorsun. Anlatabiliyor muyum ne demek istediğimi? Yani fagot da tek sesli enstrüman, keman da tek sesli enstrüman. Onlara nasıl tahammül ediyoruz da ıklığıya neden tahammül etmiyoruz, rebaba etmiyoruz, kemençe’ye etmiyoruz. Niye tahammül etmiyoruz onlara? Klasik Batı müziği dünyasındaki bazı çokbilmişlerin de artık kendilerini yenilemeleri gerekiyor. Zaten şu oldu; Onlar kendilerini yenileyemedikleri için gittikçe sözleri dinlenmez hale geldi.