Bu muymuş uygarlık, bu muymuş yeni dünya düzeni?
Önce bilgisayar oyunları ve sinema ile vahşeti çocuklarımızın beyinlerine kadar soktular. Sonra herhangi bir neden bulup, tıpkı bilgisayar oyunlarında olduğu gibi hedefler saptayıp, oturdukları yerden aşağıları vurdular. “Hedefler imha edildi” derken o kentlerde yaşayan canlıları hiç mi hiç düşünmediler. Önce Afganistan’ı yok ettiler, Bağdat’ı yakıp yıktılar, Ortadoğu’yu kan gölüne çevirdiler… Yukardan uçakları ve bilgisayarları ile yetişemedikleri yerlerde terör örgütlerini kurup, görevi onlara devrettiler. Ayşe’nin, Zeynep’in, Ahmet’in küçücük elleriyle yardım çağrılarına, gözyaşlarına bakmadılar. Yeni doğmuş bebeklerin cansız bedenlerini, kopan kolları, bacakları, yavrusunun başında çığlıklar atarak ağlayan anaları görmediler…
Çünkü onlar kendilerinin sarışın mavi gözlü çocukları değildi.
İnsanlar akın akın evlerini barklarını terk edip, yalın ayak sınırlara yığılırken, “Düzenimizi bozmayız” dediler. Bir yuva bulmak için Akdeniz’in sularında boğulan çoluk çocuk binlerce insanı görmeden yaşamlarına devam ettiler. Ve nefret büyüdü büyüdü, canlı bomba olup, aralarına girmeye, oradaki masum insanları öldürmeye başladı.
Bu savaş biter mi sizce?
Bu nefret, bu adaletsizlik bitmeden dünya eski düzenine döner mi?
Gelenin vurduğu, gidenin bombaladığı, toprağı, bağı bahçesi bile çoraklaşan Ortadoğu durulmadan, Filistin durulmadan bu savaş biter mi? Bence o kan toprağın derinliklerine doğru aktıkça, toprakta biten bitkiler, yükselen ağaçlar bile nefretle bakar dünyayı yönetenlere.
Akif’in söylediği gibi “Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar”
Saygılarımla