3 Temmuz 2000’den bu yana tam 14 yıl olmuş Kemal Sunal’dan ayrı düşeli… Farkında bile olmamışız geçen zamanın… Tıpkı 27 yıl önce aramızdan ayrılan Adile Naşit gibi… Tıpkı 15 yıldır yeni bir bestesini duyamadığımız Barış Manço gibi…
Neden onları çok sevdik hiç düşündünüz mü? Neden onları ailemizden biri gibi gördük… Neden yerlerine kimsecikleri koyamadık?
Çünkü onlar bize bizi anlattılar. Onlar bize hiç yabancı olmadılar. Bize hep umutlu şeyler söylediler, tüm davranışları, söylemleri ile bize örnek oldular. Hiç kavga etmediler, kimseye sataşmadılar… Söylemek istedikleri o çok önemli mesajlarını hep bir tebessümün ardına gizleyip, bir babanın, bir annenin evlatlarına söylediği gibi şefkatle, sevgiyle kulağımıza,kalplerimize fısıldadılar.
Onlar bize çok önemli şeyler öğrettiler. Ailenin değerini, paylaşmanın güzelliğini, kaybolan onuru, alay edilen küçük insanın hınzırca aldığı intikamın cazibesini, yenik ilan edilenlerin de iyilik ve doğrulukla zafere ulaşabileceğini, doğru bildiğimiz için savaşmanın değerini, bıkmadan tekrar tekrar gönüllerimize işlediler. Çocuk dünyamızdan, yetişkin yıllarımıza kadar bize bu toprakların insanının neler yapabileceğini bir masal tadında anlattılar.
Saf temiz duygularla bizlere yol gösterdikleri için, 2000’li yılların teknoloji dünyasında bile eskimediler. Çünkü onlar oynamadılar, kendilerini sergilediler… Hangimiz Kemal Sunal’ın saf gülüşünü unutabiliriz? Hangimiz Adile Naşit’in gülerken ağlatabilen o gözleri yaşlı konuşmalarını beynimizden silip atabiliriz? Ve hangimiz Barış Manço’nun o yumuşacık sesiyle içimizi ısıtan, her bir sözcüğüyle bize güç veren, düşündüren ve umut veren şarkılarıyla dalıp gitmeyiz.
Allah rahmet eylesin.Nur içinde yatsınlar…
SAYGILARIMLA
TULUYHAN UĞURLU