Farklı olup olmadığımı bilmiyorum. Sanatsal çizgimi farklılık üzerine oturtmak gibi bir çaba içinde de olmadım hiçbir zaman. Başlangıçtan beri içimden geldiğim gibi hareket ettim. Daha yedi yaşımda piyano başına geçtiğim zaman kendi hissettiklerimi çalmak isterdim. Kendime göre küçük besteler yapar, bunları her çalışımda değiştirirdim. Doğaçlama yapmadan duramazdım.
Viyana Müzik Akademisi’nde öğrenciyken klasiklerin yanında kendi eserlerimi de çalmaya başlamıştım. Ancak müzikte henüz yolumu çizmemiştim. Sanıyorum lisans iki öğrencisiyken Viyana’da bir müzik mağazasının vitrininde dünyanın en iyi piyanistlerinden Friedrich Gulda’nın bir albüm kapağını gördüğüm gün, sanatsal çizgimle ilgili kararımı kesin olarak verdim. Albümün adı “Gulda Plays Gulda”ydı… Gulda kendini çalıyordu. Ben de bu yoldan gitmeli ve kendimi çalmalıydım. Akademiyi bitirince klasiklere veda edip, kendi yolumda ilerledim. Çok eleştirildim, müzik çevreleri tarafından dışlandım ama kararımdan vazgeçmedim. Seçtiğim yol farklı olmak için çıktığım bir yol değildi. İnandığım yoldu…
Tarihi mekân fikri ise, 2003 yılında Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nde verdiğim “Beyazıt’ta Zaman” isimli konserin sonrasında başladı. 500 yıllık tarihi kütüphanede çalarken, orayı anlatan görüntülerden de yararlandık. Konser çok başarılıydı. Ardından Sirkeci Garı’nın tarihi bekleme salonunda yeni bir proje yaptık: Treni ve yaşamı karşılaştıran “Doğu Ekspresi”. Bu proje Haydarpaşa Garı ve Sirkeci’de defalarca tekrarlandı. Sonra Nemrut Dağı, Kocatepe, Hattuşa, Troya, Topkapı Sarayı, Arkeoloji Müzesi, Kapalıçarşı… İnsanlar bu farklı mekânlarda konserler izlemeyi sevdiler, biz de bu projeleri sevdik… Tarihi mekânlarda konser vermek beni sonsuz mutlu ediyor. Dinleyicimiz de memnun..
Bu enerjiyi nereden aldığım konusuna gelince… Ben inandığım şeyleri anlatıyorum, çalıyorum ve seyircimle bunları paylaşıyorum. Seyircim giderek çoğalıyor, beni yürekten seven insanların enerjisi beni ayakta tutuyor. Her yeni konserden aldığım sevginin o muhteşem enerjisi ile kısa mesafelerde başarı kazanmak değil, bir maraton koşmak benim hayattaki idealim.