1 Ağustos 2018
Tuluyhan Uğurlu bu kez Çanakkale’yi yazdı:
İstanbul ve Çanakkale Marmara Bölgesi’nin kentleridir ama aralarındaki mesafe inanılmaz derecede uzundur. Bu eski kasaba tadındaki şehre varmak için tüm Trakya’yı kara yolundan geçmeniz gerekir. Önce deniz kenarından, sonra ormanların içinden kara yoluyla, ardından uzun bir sahil yolculuğu… Sizleri bilmiyorum ama ben Saroz’a doğru inerken, bu uzun sahil boyunca kendimi biraz yalnız ve hüzünlü hissederim. Truva’nın yiğit prensi Hektor kumandasında düşmana 10 yıl direnen Anadolu ordularının sonu yenilgiyle biten kanlı savaşının acıları, daha da önemlisi Çanakkale savaşında kaybettiğimiz on binlerce gencecik şehidin hatıraları sinmiştir buralara… Bir sessizlik, bir ıssızlık, yalnızlık ve kendine dönüştür Çanakkale yolunda yaşadığım.
Uzun yolun sonunda Gelibolu’yu geçip, feribotla şehre varırsınız. Çanakkale benim için yeşil ve mavinin en güzel uyumunu sergileyen, bir şehirden çok yıllar öncesinden kalmış bir balıkçı kentidir… Zamanı daha ağır yaşamayı bilen, sakin insanların buluştuğu huzurlu ve sessiz topraklardır. Kim bilir belki de kentin bu ağır başlılığı hemen karşı kıyısındaki tepelerde yatan binlerce şehide olan saygıdan kaynaklanır. Ya da ben öyle düşünürüm.
Çanakkale abidesinin merkezinde durduğu ve savaşın en acımasız sahnelerinin yaşandığı tepelere orman içinden sakin bir yoldan çıkarsınız. Yokuşu çıkarken, üzerinizdeki ağırlık artar, gülümsemeniz yüzünüzden kopup gider… Sonra binlerce Mehmetçik’in kabirlerinin bulunduğu bölgeye doğru yol alırsınız. Eğer mevsimlerden bahar ya da yazsa, her şehidin başına çiçekler dikilmiştir. Rüzgârın her esişinde yüzlerce çiçekten gelen cennet kokusu ile bu dünyadan ayrılırsınız.
Mehmet Akif’in o muhteşem dizeleri, Mustafa Kemal’in yabancı askerlerin annelerine söylediği sözler hemen her duvarın üzerinden gözünüze takılır. Boğazınızda bir yumru, duygulanırsınız. Çevrenize baktığınızda hayatın en büyük gerçeği ile tekrar karşılaşmış, dudaklarında dualar mırıldanan insanları görürsünüz. Onlarla bakışırsınız… Konuşmadan sessizce bakışırsınız…
Çanakkale’de şehitlikten çıkıp, orman yolundan aşağı doğru inerken farklı bir bitki örtüsü ile karşılaşırsınız. Ağaçlar çeşitlidir, boyları şekilleri farklıdır. Sanki her şehit kendine benzeyen bir ağaçla yeşermiş, tekrar dünyaya bakmaktadır. O ağaçlara bakarken sanki şehitleri görürüm, onları tek tek selamlamak isterim…
Çanakkale diye başladık, yine şehri değil, şehitliği anlattık. Varsın öyle olsun. Bu vatan için canlarını veren aziz şehitlerimizin anısı tüm kentlerin, tüm güzelliklerin önüne geçsin… Bizi ağlatsın, düşündürsün ve hayatın anlamını bulmamıza yardım etsin. Bu ülkenin, bu güzel ülkenin değerini daha iyi anlamamız için vesile olsun…
TULUYHAN UĞURLU